Başlığı okuyan arkadaşların kitap okumanın ne gibi zararları olabilir ki? dediklerini duyar gibiyim.Var efendim bal gibi de var. Müsaadenizle anlatayım. 8 çocuklu bir ailenin 3. çocuğuyum. İlkokulu bitirdikten sonra Kur'an kursuna giderek Kur'an öğrendim. Ben o sene kuran kursuna giderken bulunduğum şehirde ilk defa yatılı hafızlık kursu açılmıştı.O sene çok güzel kuran öğrenmiştim.(kimin talebesiydim:)Hocam hürmetler ellerinizden öperim.Hafız olmak istiyordum.Ama maddi durumumuz müsait değildi.Babama hafızlık yapmak için,yatılı kuran kursuna gitmek istediğimi söyledim.Babam haklı olarak istenen ücreti ödeyemeyeceğini,ancak burs olursa olabileceğini söylemişti.Müftülük kuran kursunun karşısında idi.Bir gün kurstan çıktıktan sonra,müftülüğe gitti.Henüz 12 yaşında idim.Utana sıkıla içeri girdim. Müftü yardımcısı beni gördü ve buyur kızım ne istiyorsun,dedi.Bende müftü beyle görüşmek istediğimi söyledim.Beraber müftü beyin odasına girdik.Müftü yardımcısı hocam bu hanım kızımız sizinle görüşmek istiyormuş dedi.Müftü bey bana buyur kızım anlat seni dinliyorum dedi.Bende hafızlık yapmak istadiğimi,maddi durumumuzun müsait olmadığını söyledim.Müftü bey babamın ne iş yaptığını ve nerede çalıştığını sordu.Babamın iş adresini verdim.Belliki müftü bey tahkikat yaptıracaktı.Bana ev telefonunu bırak, bizden haber bekle dedi.Ben numaramı bırakıp musade isteyip çıktım.Bu arada her telefon çaldığında heyecanla ben koşuyordum.Neyse kısa bir sure beklediğim haber gelmişti.Müftülükten aradıklarını ve yatılı kuran kursuna gidip kaydımı yaptırabileceğimi söylüyorlardı.Çok sevinmiştim.Hazırlıklarımız bitmiş,yola koyulmuştuk.Çok karmakarışık duygular içerisindeydim.Bir yandan ilk defa evden ayrılmanın hüznü,bir yanda hafızlık yapabilecek olmanın sevinci.Kuran kursuna gidip yetkili kişi ile görüşüp kaydımı yaptırdık.Müdire hanım eski öğrencilerden birini çağırıp,bana yatakhanemi ve sınıfımı göstermesini söyledi.Önde eski öğrenci arkada anneciğimle ben ilkönce yatakhaneye giderek eşyalarımı yerleştirdik.Daha sonra sınıfa inerek hocamla tanıştık.Okuyuşuma baktı beğenerek hemen başlayabilirsin dedi.Annemle vedalaşıp sırama geçtim.Hemen birici cüzün yirminci sayfasını ezberlemeye başladım.Aşkla şevkle ders çalışıyordum.Hocam benden,ben hocamdan memnundum.Fakat bu durum fazla uzun sürmedi.Yanılmıyorsam hafızlığın yarısına yaklaşmıştım.Kuran kursuna bir kütübhane açılmştı.Okumayı çok seviyordum.Allah selamet versin Şule yüksel şenlerin huzur sokağı adlı romanını 5.sınıfta iken okumuştum.Kütübhane ikindi namazından hemen sonra açılıyor,bir saat sonra kapanıyordu.Ve sadece kütübhanede kitab okuyabiliyordun.Dışarı çıkarmak yasaktı.O yıllar çok popüler bir yazar vardı Ahmed Günbay Yıldız.Başladığım romanları bırakamıyordum.Gizlice kütüphaneden dışarı çıkarıp,ders çalışmam gereken zamanlarda roman okuyordum.Kuran sıranın üstünde açık,roman sıranın altında ben ders çalışıyormuş gibi yapıp,roman okuyordum.Çok zekiydim,zekiliğime güvenip nasıl olsa dersimi yaparım deyip habire kitab okuyordum.Ama hafızlık emek istiyor,fedakarlık istiyordu.Emeğin aşkla yoğrulasıydı,hafızlık.Derslerim bozulmuştu.Hocam durumu farketti,hatta bir veli toplantısında çok zeki ama işe yaramıyor,kitab okumaktan ders çalışamıyor diye anneme şikayet etmişti beni.Ama bende bir düzelme yoktu.Şöyle böyle zayıf bir şekilde bitirmiştim.Herkes bana hafız hafız diyordu.Ama ben bu unvanı hakketmediğimi düşünüyordum.Ben hafıza hafız demem ezbere mukabele okumadıktan sonra.Bu arada babamın işi nedeniyle İstanbula taşınmıştık.Hafızlığım içimde kanayan bir yaraydı.Geleneksel arabçanın öğretildiği,bir medreseye giderek islami ilimler tahsil ettim.İçimdeki huzursuzluk gitgide artıyordu ne zaman birşeyler yapacak olsam, hafızlık tabiri caizse celalli bir kumandan edasıyla önüme dikilip dur bakalım nereye gidiyorsun.diyorduBaktım olmayacak tekrar için,yeniden öğrenci olarak kursa gittim.Yeni hafızlık yapıyor gibi hafızlık yapıyordum.Erken yatıyor,teheccüt vakti kalkıyordum.İnsan için ancak çalıştığı vardır. necm suresi 39. ayet Rabbim çalışmamın gayretimin semeresini vermişti.Hafızlık benim için dünyada bile çok büyük nimetti. Ahirettekilerini düşünemiyordum bile.Hafız olan eşim,daha beni görmeden hafız olduğum için bana talib olmuştu. Rabbim nasib etti evlendik.Rabbim isteyen herkese hayırlısını versin,peşipeşine sağlıklı üç evlat verdi.Siz adına ister tembellik deyin,ister ihmalkarlık,ister dünya meşakkatleri deyin,ben tam on sene kuranı elime sadece ramazan ayında mukabele okumak için almıştım.Rabbimin şefkat tokadı gecikmedi.Maddi manevi bir çok sıkıntılarım oldu.Bir arkadaşım bana,Allah ile olan yakınlığını artır,mesela hafızlığını tekrar edebilirsin diye bir tavsiyede bulundu.Arkadaşımın tavsiyesine uyarak tekrara başladım.3 çocuk, ev işleri çocukların dersleri derken 8 ayda tekrarı bitirdim.haziran ayındaki hafızlık tesbit sınavlarına katılarak,komisyondaki hocaların tebrik ve takdirleriyle sınavı kazandım.Sınava giren kardeşlerim bilirler,heyecan yatışsın diye sınavdan önce bazı sorular sorarlar.Nerde yaptn? ne zaman yaptın?Kime dinlettin?Küçükken yapıp,ara verdiğimi evde tekrar edip eşime dinlettiğimi,evli ve üç çocuğum olduğunu 8 ay önce tekrara başladığımı söyleyince,sınav sonrası evli ve üç çocuğun olduğu halde çok güzel yapmışsın dediler.Bütün bunlar Allahın yardımıyla idi.Hocamın(eşim)desteğini gözardı edemem Allah razı olsun ondan.Sınavdan 15 gün sonra ramazanı şerif ayı gelmişti.En büyük hayalim ezbere mukabele okumaktı.Ve ben hayalime kavuşmuştum.İşte böyle ey sevgili kari(okuyucu)bu kadar zorluklarla elde ettiğim hafızlığım bir yana,dünya bir yana.Ben düştüğüm yerden hafızlığımla ayağa kalktım.Sen düşmeden devam et Allahın şefkat tokadını bekleme.İşte tamda bu sebeble anlattım ihtiyar hafızın hikayesini.Dünya geçici,ahiret hayatı baki.Hafızlık sana bir emanettir,emanete sahip çık.Hafızlığı unutmak çok büyük bir vebal sende biliyorsun.Ben bugün 13. cüzü verdim.Sende bismillah de ve başla.İnsan hayallerle yaşar.Şimdi en büyük hayalim ana babaları hafız olan evlatlarımın hafız olması.Aile boyu yani:)İyiki hafız olmuşum.Başta kendi çocuklarım olmak üzere,etrafımdaki herkese hafızlığın faziletinden bahsediyor yapmaları için teşvikte bulunuyorum.Bu nimetten mahrum olmayın kardeşler.Ahirete hafız olmadan gitmeyin.Rabbim, lafzının hafızı olduğumuz kelamının,manasının muhafızı eylesin,İlmiyle amil,ameliyle halis,hıfzıyla kari olup,dünyayı bir kandil gibi aydınlatan kullarından eylesin.Amin SELAMETLE
hayata,ve hayat kitabımız kurana dair ne varsa bu bağlamda bilgi birikim ve tecrübelerini paylaşmak isteyen,okumayı çok ama çok seven,yazarak kendini iyi hisseden araştırmacı bir ruha sahip balın kaymakın ve korkusuz cengaverin anneleri olduğu için her daim allaha şükreden ihtiyar bir hafızım ben
12 Aralık 2015 Cumartesi
10 Aralık 2015 Perşembe
Telefonsuz bir hayat
Mümkün mü? Aslında gayret edersek belki bunu başarırız. Araçları amaç
haline getiren bir toplum olarak biraz zorlansak da istedikten sonra
yapamayacağımız şey yok. Cep telefonunun hangi yılda icat edildiğine
dair bir bilgim yok. Nettenden araştırmadım. Galiba doksanlı
yıllarda.Babamın işi nedeniyle doğduğum büyüdüğüm şehirden İstanbul'a
taşındıktan bir kaç sene sonra duymuştuk. Kablosuz telefon elinde nerde
olursan ol iletişim halinde olabiliyordun. Toplu taşıma aracında bir
yere giderken bir ses duydum telefon sesi yirmili yaşlarda genç bir
çocuk. Cebinden çıkardığı telefonla konuşuyordu. Şaşırmış ve hayret
etmiştim. Subhanallah. Allah'ım senin verdiğin akılla kulların bunu da icat
etmiş demiştim. Yararları yok mu? Olmaz mı? Ama galiba zararları daha
çok. Zamanı boşa harcamak. Harama daha çabuk ulaşmak (gayri ahlaki
ilişkilerde) elindekini beğenmeyip yeni çıkan modeli almak için ebeveyni
bunaltmak. Hanımlar ve beylerin sanki hayat ondan ibaretmiş gibi
ellerinden düşürmemeleri, daha neler neler. Hep bir bereketsizlikten
şikayet eder dururuz da,sebebini hiç araştırmayız. Bir hadisi şerifte
Allah c.c, "Bir evin rızkını bereketini karıkoca arasındaki muhabbette
gizlemiştir",der. Demek ki bereketsizliğimizin nedeni
muhabbetsizliğimizmiş. N'olur beyler eve gelince telefonunu şarja takıp
bıraksa. Güzel bir sohbet eşliğinde ailece akşam yemeği yense. Karşılıklı
hal hatırdan sonra gün içinde yaşanılanlardan bahsedilse. Gurbet ellerde
eşi ve çocuklarından başka kimsesi olmayan,akşama kadar çocukların
kavgalarından ve ev işlerinden yorulan,bedenini ve ruhunu onarmak için kocasının yolunu bekleyen hanımın gönlü alınsa. Bana göre
mucize içecek çay eşliğinde muhabbetin dibine vurulsa. Ailece bir
aktivite yapılsa kitap okumak oyun oynamak gibi. Aynı şekilde hanımlar da
eşlerinin geleceği saatlerde netten ve cepten ırak olsa. Gün içinde
yapması gereken işleri yaptıktan sonra mümkünse eşi ve çocukları yokken
baksa bakacaklarına. F TİPİ CEZAVİNE DÜŞTÜK ALLAH KURTARSIN, diye yorum
yazıyorlarmış hanımlar fesbukta. Bu duaya bizde amin diyelim ne
diyelim. Düşmek de kurtulmak da sizin elinizde .Allah düşürmesin. Haddi
aşmadan dengeli şekilde.Müslüman her işinde dengeli olmalıdır.Allah c.c
bize akıl vermiş.Yunus suresi 100. ayette "Allah azabı akıllarını güzelce
kullanmayanlara verir" buyuruyor rabbimiz. Kendisinden çokça istifade
ettiğim hocaannemin dediği gibi gayri akil telefonlara dönüş yapsak
muhteşem olmazmı? Ne güzel olurdu değil mi? Galiba çok şey istiyorum.
olsun istemek bizden vermek Allahtan. Telefondan azade bir hayat, hayali
bile güzel. SELAMETLE
Özel İnsanların Güzel Annelerine
Geçtiğimiz hafta 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kutlandı. Engelli ve yakınlarının yaşadığı zorluklara dikkat çekmek adına güzel bir etkinlik. Aileye yeni bir fert katılacağını duyduğumuz zaman ki -aslında bu da ayrı bir post konusu-. Kısaca değineyim. Bu yazımı okuma ihtimalleri çok düşük bazı blog yazarları okuduktan sonra bana ateş püsküreceklerdir. (Ne var yani bir kadının hamile olduğu sevincini paylaşmasında nasıl bir sakınca olabilir? Sonuçta anası belli babası belli. Bu kadarına da pes doğrusu) dediklerini duyar gibiyim.Zaten anası babası belli olacak, aksi dinimizce haram ve büyük günahlardan. Müslüman bir hanım Allah c.c ona bir evlat bahşedeceğini öğrendiği zaman Allaha şükretmeli ve kendisine namahrem olan kimselerin duymaması konusunda azami dikkatli olmalı. Bu günah değildir. Bu durum daha anne karnındaki çocuğun mahremiyet duygusu açısından çok önemli. Neyse konunun oldukça dışına çıktığımın farkındayım. Sadede gelirsek hamile olduğunu duyduğumuz kardeşimize Allah c.c tamamına erdirsin. Sağlıklı bir şekilde kucağına almanı nasib etsin diye dua ederiz. Anne adayı için hamilelik süresi zaten fiziki anlamda zahmetli bir durum. Bkz.lokman suresi 14. ayeti kerime. Bunun birde psikolojik zahmeti var ki, çocuğu doğana kadar anneler tabiri caizse dokuz doğururlar. Acaba çocuğum fiziksel ve zihinsel olarak sağlıklı doğacak mı? Fiziğinde ve zihninde bir sorun olursa naparım? Kaldırabilir miyim? Bir sürü evhamlar. Sağlıklı çocuk dünyaya getirmek kimsenin marifeti olmadığı gibi, engelli çocuk dünyaya getirmek de kimsenin kabahati değil. Sonuçta biz bu dünyaya imtihan için gönderildik. Herkes bir şekilde bir şeylerle imtihan ediliyor. Rabbim imtihanımızı kolaylaştırsın. Kaldıramıyacağımız yük yüklemesin.Bu bağlamda dualarımdan hiç eksik etmediğim canım anneme (bende bir engelli ablasıyım) çok kıymetli hazırlık hocam Bahriye hocama, fedakar komşum Aysuna, hassas kalpli Hatice ablama(eşi bundan iki sene evvel bir kurban bayramı arefesi akşamı geçirdiği beyin kanaması sonucu oda özel bir insan oldu) ve tüm özel insanların güzel yakınlarına olağanüstü yardım etsin. İmtihanlarını kolay etsin. Rabbim sağlık sıhhat güç kuvvet versin. Cennetinde cemaliyle ikramda bulunsun inşallah.Unutmayalım ki,her sağlıklı insan bir engelli adayıdır.SELAMETLE
ihtiyar hafızın günlüğü
Besmele her hayrın başıdır ve dahi bizde besmele ile başlarız.Bismillahirrahmanirrahim, oku seni yaradan rabbinin adıyla oku. Oku ki o
seni kan pıhtısından yarattı. Oku, zira rabbin sonsuz kerem sahibidir. O
insana kalemle bilgiyi kaydetmeyi öğretti. O insana bilmediklerini
öğretti. Alak suresi 1ve 5.ayetler bizleri oku emrine muhatap kılan
okumayı ve kalemle yazmayı öğreten Allah'a (c.c) hamdolsun. "Bence
herkes
blog yazmalı kendini ve dahası kendine iyi geleni bulmak için
yazmalı." diyor. Ben demiyorum deli annem diyor ve devam ediyor. Öyle
birşeyki bu iş başlarken niyet dahi yoksa bir anlık heves de olsa, hatta
taklit ile başlanıyorsa da devam etmeli. Başladığımız yerde aklımızdan
geçenler ne denli soğuk kuru ve mat ise yürürken karşımıza çıkanlar da
tam
aksine tahmin edilemeyecek denli renkli ve hayalsi olabiliyor. Pek ala
zira dediğim gibi yazmak kendi başına tılsımlı. Bir kimsenin blog
yazmaya
başlarken ben şöyle olacağım amanda harika işler yapacağım dediğini
sanmıyorum. Bir şekilde istikrarla yapılınca sebat ve emek olunca dahası
kişi kendini, kendine iyi geleni bulunca iyi şeyler kendiliğinden
gerçekleşiyor ve yollar açılıyor.Yazının tamamını okumak isteyen
meraklılarına neden blog yazmalı (http://deli-anne.com). Deli anne demişken ondan
bahsetmeden geçemeyeceğim. Nerden buldum, nasıl buldum bilemiyorum ama
bildiğim tek şey var iyi ki bulmuşum. Yeni keşfettim, bir çok yazısını
okuduğum gibi okumadığım yazıları da var. Onları da fırsat buldukça
okuyacağım inşallah. Özeleştirileri, itirafları, sorguladıkları
tecrübeleri
içten ve samimi. Yaptığı duaları, her şeyi bir şükür vesilesi yapması,
en
ufak birşeyde bile tefekkür etmesi, beni benden alan o harika manzara
resimleri, her an Allah'ı tezekkür edip teşekkür etmesi cidden ufkumu
açtı
ve beni yazmam için yüreklendirdi. Teşekkürler deli annem. Senden
öğreneceğim daha çok şey var. Takipteyim. Vakit buldukça takip ettiğim
bloglar var. Ciddi manada istifade ettiğim bir kaç blog var. Bunlardan
da
bilahare bahsedicem inşallah. Beni silkeleyen kendime getiren nerede
okuduğumu ve kime ait olduğunu hatırlayamadığım bir sözle son veriyorum.
Dünün üzüntüleri ve yarının endişeleri ile donatılmış bir kalpten
bugün bir şey bekleme. Allah var, gam yok.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)