10 Aralık 2015 Perşembe

Telefonsuz bir hayat

        Mümkün mü? Aslında gayret edersek belki bunu başarırız. Araçları amaç haline getiren bir toplum   olarak biraz zorlansak da istedikten sonra yapamayacağımız şey yok. Cep telefonunun hangi yılda icat edildiğine dair bir bilgim yok. Nettenden araştırmadım. Galiba doksanlı yıllarda.Babamın  işi nedeniyle doğduğum büyüdüğüm şehirden İstanbul'a taşındıktan bir kaç sene sonra duymuştuk. Kablosuz telefon elinde nerde olursan ol iletişim halinde olabiliyordun. Toplu taşıma aracında bir yere giderken bir ses duydum telefon sesi yirmili yaşlarda genç bir çocuk. Cebinden çıkardığı telefonla konuşuyordu. Şaşırmış ve hayret etmiştim. Subhanallah. Allah'ım senin verdiğin akılla kulların bunu da icat etmiş demiştim. Yararları yok mu? Olmaz mı? Ama galiba zararları daha çok. Zamanı boşa harcamak. Harama daha çabuk ulaşmak (gayri ahlaki ilişkilerde) elindekini beğenmeyip yeni çıkan modeli almak için ebeveyni bunaltmak. Hanımlar ve beylerin sanki hayat ondan ibaretmiş gibi ellerinden düşürmemeleri, daha neler neler. Hep bir bereketsizlikten şikayet eder dururuz da,sebebini hiç araştırmayız. Bir hadisi şerifte Allah c.c, "Bir evin rızkını bereketini karıkoca arasındaki muhabbette gizlemiştir",der. Demek ki bereketsizliğimizin nedeni muhabbetsizliğimizmiş. N'olur beyler eve gelince telefonunu şarja takıp bıraksa. Güzel bir sohbet eşliğinde ailece akşam yemeği yense. Karşılıklı hal hatırdan sonra gün içinde yaşanılanlardan bahsedilse. Gurbet ellerde eşi ve çocuklarından başka kimsesi olmayan,akşama kadar çocukların kavgalarından ve ev işlerinden yorulan,bedenini ve ruhunu onarmak için kocasının yolunu bekleyen hanımın gönlü alınsa. Bana göre mucize içecek çay eşliğinde muhabbetin dibine vurulsa. Ailece bir aktivite yapılsa kitap okumak oyun oynamak gibi. Aynı şekilde hanımlar da eşlerinin geleceği saatlerde netten ve cepten ırak olsa. Gün içinde yapması gereken işleri yaptıktan sonra mümkünse eşi ve çocukları yokken baksa bakacaklarına. F TİPİ CEZAVİNE DÜŞTÜK ALLAH KURTARSIN, diye yorum yazıyorlarmış hanımlar fesbukta. Bu duaya bizde amin diyelim ne diyelim. Düşmek de kurtulmak da sizin elinizde .Allah düşürmesin. Haddi aşmadan dengeli şekilde.Müslüman her işinde dengeli olmalıdır.Allah c.c bize akıl vermiş.Yunus suresi 100. ayette "Allah azabı akıllarını güzelce kullanmayanlara verir" buyuruyor rabbimiz. Kendisinden çokça istifade ettiğim hocaannemin dediği gibi gayri akil telefonlara dönüş yapsak muhteşem olmazmı? Ne güzel olurdu değil mi? Galiba çok şey istiyorum. olsun istemek bizden vermek Allahtan. Telefondan azade bir hayat, hayali bile güzel. SELAMETLE

Özel İnsanların Güzel Annelerine

         Geçtiğimiz hafta 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kutlandı. Engelli ve yakınlarının yaşadığı zorluklara dikkat çekmek adına güzel bir etkinlik. Aileye yeni bir fert katılacağını duyduğumuz zaman ki -aslında bu da ayrı bir post konusu-. Kısaca değineyim. Bu yazımı okuma ihtimalleri çok düşük bazı blog yazarları okuduktan sonra bana ateş püsküreceklerdir. (Ne var yani bir kadının hamile olduğu sevincini paylaşmasında nasıl bir sakınca olabilir? Sonuçta anası belli babası belli. Bu kadarına da pes doğrusu) dediklerini duyar gibiyim.Zaten anası babası belli olacak, aksi dinimizce haram ve büyük günahlardan. Müslüman bir hanım Allah c.c ona bir evlat bahşedeceğini öğrendiği zaman Allaha şükretmeli ve kendisine namahrem olan kimselerin duymaması konusunda azami dikkatli olmalı. Bu günah değildir. Bu durum daha anne karnındaki çocuğun mahremiyet duygusu açısından çok önemli. Neyse konunun oldukça dışına çıktığımın farkındayım. Sadede gelirsek hamile olduğunu duyduğumuz kardeşimize Allah c.c tamamına erdirsin. Sağlıklı bir şekilde kucağına almanı nasib etsin diye dua ederiz. Anne adayı için hamilelik süresi zaten fiziki anlamda zahmetli bir durum. Bkz.lokman suresi 14. ayeti kerime. Bunun birde psikolojik zahmeti var ki, çocuğu doğana kadar anneler tabiri caizse dokuz doğururlar. Acaba çocuğum fiziksel ve zihinsel olarak sağlıklı doğacak mı? Fiziğinde ve zihninde bir sorun olursa naparım? Kaldırabilir miyim? Bir sürü evhamlar. Sağlıklı çocuk dünyaya getirmek kimsenin marifeti olmadığı gibi, engelli çocuk dünyaya getirmek de kimsenin kabahati değil. Sonuçta biz bu dünyaya imtihan için gönderildik. Herkes bir şekilde bir şeylerle imtihan ediliyor. Rabbim imtihanımızı kolaylaştırsın. Kaldıramıyacağımız yük yüklemesin.Bu bağlamda dualarımdan hiç eksik etmediğim canım anneme (bende bir engelli ablasıyım) çok kıymetli hazırlık hocam Bahriye hocama, fedakar komşum Aysuna, hassas kalpli Hatice ablama(eşi bundan iki sene evvel bir kurban bayramı arefesi akşamı geçirdiği beyin kanaması sonucu oda özel bir insan oldu) ve tüm özel insanların güzel yakınlarına olağanüstü yardım etsin. İmtihanlarını kolay etsin. Rabbim sağlık sıhhat güç kuvvet versin. Cennetinde cemaliyle ikramda bulunsun inşallah.Unutmayalım ki,her sağlıklı insan bir engelli adayıdır.SELAMETLE

ihtiyar hafızın günlüğü

Besmele her hayrın başıdır ve dahi bizde besmele ile başlarız.Bismillahirrahmanirrahim, oku seni yaradan rabbinin adıyla oku. Oku ki o seni kan pıhtısından yarattı. Oku, zira rabbin sonsuz kerem sahibidir. O insana kalemle bilgiyi  kaydetmeyi öğretti. O insana bilmediklerini öğretti. Alak suresi 1ve 5.ayetler bizleri oku emrine muhatap kılan okumayı ve kalemle yazmayı öğreten Allah'a (c.c) hamdolsun. "Bence herkes blog yazmalı kendini ve dahası kendine iyi geleni bulmak için yazmalı." diyor. Ben demiyorum deli annem diyor ve devam ediyor. Öyle birşeyki bu iş başlarken niyet dahi yoksa bir anlık heves de olsa, hatta taklit ile başlanıyorsa da devam etmeli. Başladığımız yerde aklımızdan geçenler ne denli soğuk kuru ve mat ise yürürken karşımıza çıkanlar da tam aksine tahmin edilemeyecek denli renkli ve hayalsi olabiliyor. Pek ala zira dediğim gibi yazmak kendi başına tılsımlı. Bir kimsenin blog yazmaya başlarken ben şöyle olacağım amanda harika işler yapacağım dediğini sanmıyorum. Bir şekilde istikrarla yapılınca sebat ve emek olunca dahası kişi kendini, kendine iyi geleni bulunca iyi şeyler kendiliğinden gerçekleşiyor ve yollar açılıyor.Yazının tamamını okumak isteyen meraklılarına neden blog yazmalı (http://deli-anne.com). Deli anne demişken  ondan bahsetmeden geçemeyeceğim. Nerden buldum, nasıl buldum bilemiyorum ama bildiğim tek şey var iyi ki bulmuşum. Yeni keşfettim, bir çok yazısını okuduğum gibi okumadığım yazıları da var. Onları da fırsat buldukça okuyacağım inşallah. Özeleştirileri, itirafları, sorguladıkları tecrübeleri içten ve samimi. Yaptığı duaları, her şeyi bir şükür vesilesi yapması, en ufak birşeyde bile tefekkür etmesi, beni benden alan  o harika manzara resimleri, her an Allah'ı tezekkür edip teşekkür etmesi cidden ufkumu açtı ve beni yazmam için yüreklendirdi. Teşekkürler deli annem. Senden öğreneceğim daha  çok şey var. Takipteyim. Vakit buldukça takip ettiğim bloglar var. Ciddi manada istifade ettiğim bir kaç blog var. Bunlardan da bilahare bahsedicem inşallah. Beni silkeleyen kendime getiren nerede okuduğumu ve kime ait olduğunu hatırlayamadığım bir sözle son veriyorum. Dünün üzüntüleri ve yarının endişeleri ile donatılmış bir kalpten bugün bir şey bekleme. Allah var, gam yok.