4 Mart 2016 Cuma

Ufka yolculuk......

Azizim övünmek gibi olmasın,çok maymun iştahlı birisiyimdir.
Nerde bir kültür yarışması var hemen atlarım.
İhtiyarım dediysem,öyle elden ayaktan düşmedik ya hu.
Yarışmayı kimin organize ettiği önemli değil benim için.
Aslolan dini ve ahlaki kriterlerime uyması.
Geçen sene herkes O nu okuyor yarışmasına katıldık kızçelerimle beraber.
Yarışmanın sloganı harikaydı.
Kaybedeni olmayan yarışma.
Hakikaten öyle.
Yarışmadan maddi anlamda hiçbir şey kazanamadık,bilmem kaçıncı olmuşuz.
Ne çok gülmüştük hep beraber sonuçları öğrenince.
Ama olsun siyer bilgilerimizi tazelemiş olduk.
Hafızlık ilmine teşvik için merkezi Ankarada olan bir dernek var.
Yılın hafızı yarışması düzenlemiş.
Ne zaman?
Geçen sene yanılmıyorsam  şubat ayında başlamıştı yarışma.
Recebi şerifin ilk haftası kutlanan dünya hafızlık haftasında açıklanacak demişlerdi.
Sanırım 27 nisana tekabul ediyordu.
Bende acizane ihtiyar hafız olarak  hafızlık hikayemi göndermiştim.
Biliyorum pek kayda değer hikayem yoktu ama,ben yinede göndermiştim.
Derneğin sitesinden duyuru yapmışlardı,yoğun katılımdan dolayı yarışma suresi uzatılmış,sonuçlar 13 temmuz kadir gecesi açıklanacaktı.
Kadir gecesi geldi yine yok.
Bayram dediler, kurban dediler,seçim dediler hasılı tam bir sene oldu yarışma hala sonuçlanamadı.
En son bir arkadaşım arayıp, yarışma niçin hala sonuçlanmadı diye sorunca şu cavabı almış arkadaşım jüri kayda değer bir hikaye bulamadı onun için.
 Haydaaaaaa.
Hadi benimki kayda değer değil,onlarca yüzlerce hafızın içinde hiçmi kayda değer bir hikaye yoktu.
Madem öyle,siteden bir duyuru yapın deyin ki,kıymetli katılımcılar hiçbirinizin hikayesini kayda değer bulmadık,o sebeble yarışma iptal olmuştur.
Bizim bu yarışmada balımın daha önce bahsettiğim sınav ve hediye işine döndü.
 Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Bu söz paşalardan birine aitti.
Hafızam beni yanıltmıyorsa ziya paşa idi.Hatam varsa düzeltin lütfen.
Çok işim var şimdi googleden araştıramam.
Ben pes etmedim bu seferde ufka yolculuk kültür yarışmalarının dördüncüsü hadis yarışmasına katıldım.
Dün itibariyle yarışma kitabı elime geçti.
İçim kıpır kıpır,çocuk gibi heyecanlıyım.
Riyazussalihinden 1001 hadis seçkisi.
Diyanet işleri başkan yardımcısı Prof.Dr.Mehmet Emin Özafşar
Kitab 415 sahife 9 bölümden oluşuyor,kitab elime geçer geçmez başladım şu an 160. sahifedeyim.
Kitabın tamamından sorumlu olarak D kategorisinde yarışmaya katıldım.
Sitede online sınav var D kategorisinde olan sınavlardan biraz yapayım dedim baktımda bayağı zorluyorlar.
Bu sebeble çok çalışmam lazım.
Yarışma 3 nisanda bu arada benim girmem gereken resmi bir sınavda var.
3 nisana kadar şöyle sessiz sakin bir yerde kampa girsem ha ne dersiniz?
Öyle birşey olsa nurun ala nur olurdu.
Sizden musade ve dua istiyorum.
Allah izin verirse yine gelicem, zira burda kendimi iyi hissediyorum.
Sınav ve yarışmadan sonra görüşmek üzere hepinizi Allaha emanet ediyorum.
Hoşçakalın. 

3 Mart 2016 Perşembe

Bu gidiş nereye? tekvir 26.ayet

8 mart dünya kadınlar gününüz şimdiden kutlu olsun.
Afiş Kadıköy belediyesinden,yorum sizden.
İçimizde ki,beyinsizler yüzünden bizleri helak edermisin Allahım?
A raf  suresi 155. ayet.


26 Şubat 2016 Cuma

Ey iman edenler yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?


  • Ey iman edenler yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?
    Saf suresi 2. ayet

    Nicedir canımızı sıkan bir mevzu var.2. sınıfa giden Balımın öğretmeni ile alakalı.
    Öğretmenimiz, verdiği sözü tutmuyor. Bu durum en başta kızımızı, sonra da bizi ziyadesiyle bunaltıyor. Öğretmenimiz, çocuklar yarın türkçeden sınav yapıcam diyor, güzel.
    Çocuğum okuldan geliyor, bir telaş, bir heyecan, bir sevinç anneciğim yarın türkçeden sınavımız var, çok çalışmam lazım diyor oturuyor dersin başına, o da güzel.
    Ciddi ciddi çalışıyor da. Yatıyoruz kalkıyoruz çocuğum hazırlanıyor anne benim için dua eder misin, sınavdan 100 almak istiyorum diyor.
    Allah zihin açıklığı versin evladım inş istediğin sonucu alırsın deyip gönderiyorum.
    Fatıma Zehra okuldan geliyor, böyle üzgüüün böyle mutsuuuz. Hemen anlıyorum ters giden birşey var. Noldu Fatıma, sınavın nasıl geçti?
    Öğretmenim sınav yapmadı.
    Neden?
    Bilmiyorum.Yarın yapcakmış.
    Olsun napalım, yarın olursunuz.
    Yarın oluyor.
    Fatıma okula gidiyor, geliyor.
    Yine yok.
    Sınav pazartesi.
    Pazartesi yine yok.
    İşin ilginç tarafı, kızım öğretmenine olan inancını ve güvenini hiç yitirmiyor.
    Bu sefer kesin yapcak anne diyor başka demiyor.
    Bu arada veli toplantısı yapılıyor.
    Son derece nazik bir dille ve kimseyi kırmak istemeden çekine çekine maruzatımı dile getiriyorum.
    Benden küçük bekar ve erkek olan öğretmenimize, hocam beni bir öğrencinizin annesi olarak değil de, bir ablanız olarak dinleyin lütfen diyorum.
    Çocuklara yapamayacağınız sözler vermeyin ya da verdiğiniz sözü ne olursa olsun mutlaka yerine getirin.
    ........ hoca son derece haklısın abla, fakat Fatıma sınıfta tek, onun seviyesinde on öğrenci olsa ben sınavı yapıcam, ama daha doğru düzgün okuyup yazamıyor çocuklar.
    Hocam sınıfın durumunu biliyorsunuz, buna rağmen sınav yapıcam diyorsunuz.
    Biz illa ki çocuğumuzu sınav yapın demiyoruz,o zaman söylemeyin.
    Neyse efendim, lafı uzatmayayım.
    Okurken siz bile bunaldınız değil mi?
    Toplantıdan bir kaç gün sonra, beklenen ve hep tehir edilen sınav nihayet yapıldı.
    Sonuç kızımın istediği gibi.
    Yani fatıma sınavdan yüz almıştı.
    Keşke başka çocuklarda alsalardı.
    Bu durum bizi daha çok memnun ederdi.
    Çünkü sadece fatımanın yüz almasından dolayı bir hediye vaad edilmişti.
    Ve bu hediye işide sınava benzemişti.
    Ha bugün ha yarın,ha çarşamba perşembe cuma derken hediye pazartesi gününe kalmıştı.
    Pazartesi Fatıma hediye alcam diye ne kahvaltı yaptı ne de yanına birşey aldı.
    Sonuç mu?
    Yavrucağım, hediyesiz aç biilaç geri geldi.
    Çok kıymetli öğretmen kardeşim, benim çocuğum en ufak birşeyden bile mutlu oluyor.
    Çocuğuma ne alacaksın bilmiyorum ama küçük bir çikolata alıp, sonucu okuduktan  hemen sonra verseydin inan kızımızı da bizide çok mutlu ederdin.
    Sen böyle yapmakla, çocuğumuzun ve arkadaşlarının size duydukları güvenlerini kaybedersin.

  • Güven duygusu ruh gibidir. Çıktığı bedene asla geri dönmez.

    Pazartesi kesinkes verilmesi vaad edilen hediye cuma günü verildi.
    Güzel bir kumbara
    Kızım onu koruyup gözetip saklarmı bilmem.
    Lakin benim için hiç kıymeti harbiyesi olmayacak.
    O kumbarayı her gördüğümde kızımın hayal kırıklığı ve uyarmamıza rağmen hocanın aymazlığı aklıma gelecek.
    Sadece öğretmenler değil, anne baba olarak bizlerin de bu konuya son derece dikket etmesi gerekiyor.
    Öğretmen arkadaşlarımdan kardeşlerimden özür diliyorum ama, herkes öğretmen oluyor lakin herkes öğretmenlik yapamıyor.
    Bu arada kızımın 1. sınıf öğretmeni Tacettin Kahraman hocamızı saygıyla selamlıyorum.
    Sene sonu karne hediyesi olarak verdiği oyuncak ayıcığını her yere götürüyor ben gezerken onun burda canı sıkılır diyor. İstanbul'a bile gitti ayıcık.


    İYİ İNSAN,GÜZEL SÖZ SÖYLEYEN DEĞİL,SÖYLEDİĞİNİ YAPAN,VE YAPABİLECEKLERİNİ SÖYLEYEN İNSANDIR.   Konfüçyüs
     

3 Şubat 2016 Çarşamba

Oğlan kulesi....

İnsan, nisyan ile maluldür.
Söz uçar, yazı kalır demişler.
Bu sözlere binaen unutmak istemeyip, unutmam kuvvetle muhtemel anıları, sözleri buraya kaydetmek istiyorum.
Bunu mutlaka yazmalıyım dedim.
Ve yazıyorum.
Bu sabah seyrettikleri bir çizgi filmde, kız kulesini gören oğlum, anne kız kulesi varda, neden oğlan kulesi yok diye çok tatlı bir şekilde sordu.
Gel buraya seni parçalayacağım deyip peşinden koştum bir süre.
Yakaladım doya doya öptüm.
Yaparım paşam sen iste yeter ki, senin için, kız kulesinin kıyısına oğlan kulesi yaparım.
Sahi kimden izin alınıyor oğlan kulesi yapmak için?
İzin verirler mi acep?
Rabbim olmayanlara da tattırsın bu güzel nimetten.
Her anları yazılası ama bu mümkün olmuyor maalesef.
Bana göre bir anneye yapılacak en güzel dua, "hayırlı evlat olsunlar" dır.
Hayırlı evlat olurlar inşallah.

1 Şubat 2016 Pazartesi

Hadice....

Tatildeyiz ve evdeyiz.
Babamız çok yoğun,bizimle ilgilenemiyor.
Her daim canları çok sıkılan bebelerim mızmızlanıyor.
Canımız çok sıkılıyor,biz şimdi napcaz?
Onlara biraz beklerseniz,sizi spor kompleksinin orda ki parka götürebilirim diyorum.
Çocuklar gibi seviniyorlar.(burda gülme işareti olcaktı.ben koymayı beceremiyorum.zaten çocuklar)
Ezan okunup namaz kıldıktan sonra,bir poset hazırlıyorum.
Su, peçete,mersinden gelen ceviz büyüklüğündeki mandalinalar tabakta ne varsa hepsini atıyorum poşete.Bebeler bahçede hazır ve nazır beni bekliyorlar.
Çocuklar üç kardeşde olsalar illa yanlarında sevdikleri arkadaşlarıda olsun istiyorlar.
O zaman daha çok eğleniyorlar.
Ev sahibimizin iki küçük cimcimelerinide alıyoruz.
Hadi sizde gelin diyoruz, anneleri izin veriyor, hep beraber parka gidiyoruz.
Çocuklar önde koşarak ben arkalarında parka giriyoruz.
O kadar güzel bir hava var ki,biz çıkarken biten çamaşırları assaydım biz gelene kadar kururdu diye hayıflanıyorum.
Bebeler o kadar bile beklemezlerdi.
Neyse,çok acil kuruması gereken çamaşır yok, geldikten sonra asarım diye kendi kendimi rahatlatıyorum.
Biraz ilerde kucaklarında ağlayan bebeleri olan iki hanım vardı oturuyorlardı.
Poşetteki mandalinadan birer tane ellerine verdim hemen susuverdiler.
Çocuklardan ziyade anneler sevinmişlerdi, zira belliki çocukların ağlamalarından mütevellit çok bunalmışlardı.
Bir anda etrafımı değişik yaşlarda çocuklar sarıverdiler,abla banada abla banada diye.
İçimden dua ede ede bana doğru uzanan ellere mandalina koyuyordum.
Allahım diyordum Allahım lütfen burda ki çocuklara yetecek kadar mandalina olsun diye yalvarıyordum
Çünkü uzanan eli boş çevirmek istemiyordum.
Kime, sen onunla paylaş diyeyim, zaten ceviz kadar mandalinalar.
Oh Allahım sana şükürler olsun kulunu mahçub etmedin.
Siz içinde kabuk var diye yemeyin çocuklar bir anda midelerine indiriverdiler diye içimden çocuklarıma birşeyler söylüyorum.
Benim bebeler çekirdeğe kabuk diyorlar.
Her ne kadar evladım o kabuk değil,çekirdek desemde benimkiler ısrarla kabuk diyorlar.
Ağız alışkanlığı galiba.
Çekirdekli üzüm yemezler mesela.
Çok faydalı, hatta çiğneyin desem bile nafile.
Çocuklar çoktan oyuna dalmışlardı.
Musait bi yere oturup etrafı gözlemlemeye başladım.
Az ilerde kardeşimin hareketlerini yapan engelli bir kızcağız gördüm.
Hemen yanına gidip ,merabalaştım.
İlkin, yabancı olduğum için biraz tedirgin oldu.
Sonra alıştı bana.
Annesiyle biraz sohbet ettik dr hava iyi olduğu zaman dışarılara çıkar biraz insan yüzü görsün demiş.
İsmi hadice
Buranın yerli halkı arab olduğu için,ismi orjinal söylüyorlar.
Hadice nin ha sı boğazdan hırıltılı şekilde çıkan ha
Yani hatice değil,hadice
Babası ruh hastasıymış.
Ağzı çok bozukmuş,kabirde yatan babama söver diyor abla.
Peki size bakıyormu,ihtiyaçlarınızı karşılıyormu diyorum,nerde üç aydan üç aya bu kıza verdikleri özürlü maaşı ile geçiniyoruz diyor abla.
İçimden Allaha şükrede şükrede dinliyorum ablayı.
Hadicenin ablası ve 18 yaşındaki kız kardeşi evliymiş.
Evde hadiceden başka,bir kız iki de oğlan varmış.
Oğlanlar küçükmüş,hatta bitanesininde bacağı sakatmış.
Yürürken aniden düşebiliyormuş.
Ona ağlamaktan bende göz tansiyonu başladı,diyor abla.
İmtihan ablacığım,
 Allah sana ali dereceler versin imtihanını kolaylaştırsın gibi bişeyler söylüyorum.Amin diyor amin.
Yanlarında komşularıda var,bana hadice çok güzelsin de diyor.
Hadice çok güzelsin diyorum nasıl gülüyor.
Ayşem geliyor yusuf dayım gibimi anne diyor,evet yavrum diyorum.
Girişte mandalina verdiğim çocuklar daha kalabalık bir şekilde yanıma gelip abla ben mandalina almadım diye ellerini uzatıyorlar poşeti gösteriyorum yok çocuklar bakın olsa verirdim diyorum.
Ama gitmiyorlar, hadice huzursuzlanıyor,çünkü gelen çocukların içinde kıyafetleri kırmızı ve pembe renkte çocuklar var,bu renklerden tedirgin oluyormuş.
Annesi çocuklara burdan gidin diyor ama nafile.
En sonunda ayağa kalkıp kovalamak zorunda kaldı.
E mübarekler zaten kadının derdi var birde sizinlemi uğraşsın.
Adı üstünde çocuk işte.
Bende alıcılar açık verilen mesajı alarak o ablanın şahsında başta anneme hocama komşuma diğer engelli ailelere dua ede ede evimize ulaştık.
Az kalsın unutuyordum,abla bana keşke evimize gelsende sana kuru dolmalık versem dedi.
Bende gelirim ama kuru dolmalık almak için değil,sizi ziyaret etmek için gelirim dedim.Adını sordum sabiha dedi.Rıza camiisin hemen yanında oturuyorlarmış.
Musait zamanda inş bu ziyareti yapıcam.
Hadice kek sever mi acaba kek yapsamda götürsem.
Elbette bunda akıl sahibleri için büyük bir ibret vardır.
Ali imran 13. ayet
Selametle.....






15 Ocak 2016 Cuma

O bir hafız...

Cumamız hayrolsun hayrla dolsun.
Hastalıktı,şuydu buydu derken,epeydir yazamadım.
Konu çok,lakin vakit yok.
Herşey çok bereketli,işler güçler,dertler sıkıntılar Allaha hamdolsun.
Bir zamanımızın bereketi yok .
Zaman o kadar çabuk geçiyor ki,resmen başım dönüyor.
Her gün gelen şehit haberleri.
Ülkemizde ve komşu ülkelerde olan sıkıntılar.
Yokluklar yoksulluklar.
En vahimi artık meşru hale getirilmeye çalışılan ahlaksızlıklar ve kötülükler.
Başkasının malına namusuna göz dikip nahak yere sahiblenmeler.
Af Allahım kalbim daraldı yine.
Bir inşirah.
Peki hiçmi güzel birşey yok?
Olmaz mı?
Ama o kadar az ki,kötülüklerin yanında esamesi bile okunmuyor.
Ben bugün o az olan iyiliklerden bahsedicem.
Evvela bir iyilik hareketi başlatıldı.
Kim tarafından mı?
Blog yazmama vesile olan,deli annem tarafından.
İçimizde her daim var olan,ama türlü sebeplerle açığa çıkaramadığımız bir yanımızı ki,bu iyilik hareketi ile inşallah açığa çıkacak ve iyilik yaparak en başta kendimize iyilik yapmış olucaz.
Damlada ki okyanus etketiyle,başlatılan hareketin çok ses getireceğini ümit ediyorum.
Deli annem iyilik kartları hazırlamış,o kadar hoşlar ki.
En kısa zaman da bende bu kartlardan çıkarıp çeşitli yerlere koymayı ve dağıtmayı düşünüyorum.
Bu kadar kötülüklerin ve bu kötülükleri yapan kötü insanların çok olduğu bu dünyada,elhamdülillah deli annem  gibi ve iyilik hareketine destek verip omuzlayan iyi insanlarda var.
Konunun ayrıntılarına deli anne den bakabilirsiniz.
Ben bugün bu iyilik hareketini duyurmakla kendime iyilik ettim.
Hadi durmayın sizde kendinize bir iyilik yapın.
Bu sabah çok güzel bir haber aldım bunuda sizinle paylaşmak istedim.
İstanbulda ki karşı komşum, canım kardeşim hafızlığını bitirmiş.
Sabah sabah ne kadar sevindim mutlu oldum bilemezsiniz.
İnsan için ancak çalıştığı vardır.necm suresi 39. ayet
Kardeşim çalıştı ve azmetti rabbimde ona bu kadar güzel bir nimeti ihsan etti.
Elhamdülillah.
Karşı komşum yani kübracıkla biz yatılı bir medresede bir sene beraberdik.
Ben hafız hocası oda küçücük bir hazırlık talebesiydi.
Benim hususi talebem değildi lakin bir yerde görev yapıyorsanız oradaki bütün talebelerde sizin talebeniz sizde onun hocasıydınız.
Sene sonunda ayrıldık.
Ta ki ben İstanbuldan buraya gelirken ayrıldığım evime taşınana kadar hiç görüşmedik.
İlk gelin geldiğim evde biraz sıkıntılarım vardı.
Hep niyetimiz bir an önce ordan taşınmaktı ama nereye?
Evimizin yanında küçük bir arsa vardı.
Biraz güneş görsünler ve kumla oynasınlar diya kızlarımı her gün oraya çıkarırdım.
Onlar kumla oynarken bende şöyle bir etrafı seyrederdim.
Karşı binada oturanlar dikkatimi çekti burası bir aile binasıydı bildiğim kadarıyla.
Gelip gitmişliğimiz yoktu fakat,mukabeleden tanıyordum orda oturanları.
Yine böyle oturduğum evden çok bunaldığım bir vakit karşı, binadaki komşularımdan birine haber gönderdim .
Müsaitlerse kendilerini ziyaret etmek istediğimi söylemesini rica ettim karşı komşumun kızına.
Erzurumlu olan ve misafiri havada kapan komşularım sağolsunlar müsait olduklarını ve beklediklerini söylemişler.
Kübracıkla orda karşılaştık,hey Allahım sen ne kadar büyüksün.
Meğer bizim küçük kübracık evlenmiş iki aslan parçasınada ana olmuş.
Hanım hanımcık bir evhanımı olmuş,o binada oturuyormuş.
İşin ilginç tarafı iki senedir birbirimizden haberimiz olmadan karşılıklı oturmuşuz.
Neyse biz gelip gitmeye başladık.
Birgün ben kübraya kahvaltıya gitmiştim kahvaltı esnasında karşı komşusunun taşınacağını söyledi.
Ben dururmuyum.
Hemen evsahibine çıktım kiracı çıktığı zaman evi kiralamak istediğimi söyledim.
Tamam dediler.
Bu arada çok ayrıntı var yazsam bir post konusu olur ben geçiyorum buraları ve Allah nasib etti ve biz o eve taşındık.
Kübrayla karşı karşıya oturuyorduk.
Kübra iki çocuklu bir ev hanımı olarak( içinde ukde almış )hafızlık yapmak istiyordu.
Ben onu bildim bileli sabah namazına kalkar bir dahada yatmaz.
Evi her daim temiz ve düzenlidir.
Beş senede olsa bu hatun hafızlık yaptı kardeşler neden siz yapamayasınız?
Bir ihtiyar hafız olarak ben hep şunu söylerim.
Hafızlık yapmak için çok zeki olmaya gerek yok.
İstemek ve azmetmek bu ikisi varsa zaten gerisi geliyor.
Kelamını ezberlemek için sayeden kullarını Allah hiç bırakır mı?
Bırakmaz.
Netekim şekil a da görüldüğü gibi.
Kübracığı sizin huzurunuzda tekrar tebrik ve takdir etmek istiyorum.
Rabbim hıfzını mübarek kılsın kardeşim.
Emanete hakkıyla sahib çıkanlardan eylesin.
Ha bu arada hafız yemeğini unutmadım ona göre.
Kalın selametle.


6 Ocak 2016 Çarşamba

Hastayım.
Hemde çok.
Sobanın arkasında yatıyorum.
Daha doğrusu yatmaya çalışıyorum.
Çok fena üşütmüşüm.
Her tarafım ağrıyor.
Kollarım, bacaklarım,parmaklarım bile.
Bir gün önce hastalık sinyal vermişti.
Geliyorum diye.
Hasta olmadan önce kulaklarım kaşınır.
Eyvah dedim eyvah.
Galiba hasta oluyorum.
Korktum.
Korktuğum başıma geldi.
Havalar birden soğudu.
Bundan üç dört gün önce, 15 lerde 16 larda seyreden hava,birden,-0 -1 e düştü.
Soba yanıyor,ve ben yorganın altında üşüyorum.
Eşim arıyor,telefona balım bakıyor,annen nasıl diye soruyor eşim.
Babacığım annem çok hasta onu doktora götürelim diyor,balım.
Tamam ben yoldayım  geliyorum diyen eşim on dakika sonra geliyor.
Hadi hazırlan çıkalım diyor.
Çocuklar.
Çocuklar nolucak?
Üst katta ki,komşumun büyük kızını çağırıyorum.
Doktora gidicez çocukların yanına gelirmisin,diyorum.
Hemen geliyorum ......... abla diyor.
Dilek geliyor, biz çıkıyoruz.
Bir tıp merkezi var,bize yakın ilk defa oraya gidiyoruz.
Giriş işlemlerini yaptırdıktan sonra,üst kata çıkıyoruz.
İçerde ki hasta çıkıyor,biz giriyoruz.
60 yaşlarında evlillik programı izleyen,bir doktor.
Bir bana,bir pograma bakıyor neyin var ? diyor.
Anlatıyorum.
Yanında ki yardımcısına,ateşimi ve tansiyonumu,ölçmesini söylüyor.
Sonra bizahmet geliyor,sırtıma bir alet koyuyor,nefes al ver diyor,dediğini yapıyorum.
Sonra masasına geçiyor,yardımcısına ilaç ismi söylüyor,yazması için.
Ben hemen atlıyorum,dr bey bana iğne yazarmısınız diyorum.
Diyorum çünkü,hemen ayağa kalkmak istiyorum.
Hastalığı istirahat ederek, geçirmek gibi bir lüksüm yok.
Dr peki diyor,yardımcısına iğne ismi söylüyor.
Ben bekliyorum eşim ilaçları alıyor,hemen oracıkta bir iğne yaptırıyorum.
Yarın saat 9 10 gibi gelin diyor iğneyi yapan hemşire.
Eve geliyoruz.
Namaz kılıp yatıyorum.
Allah tan yemekleri yapmıştım,eşim sofrayı hazırlıyor ev halkı yemeklerini yiyorlar.
Canım bir şey istemiyor bir an önce iyileşmek istiyorum.
İğnenin etkisiyle uyumuşum,uyandığımda bütün ev halkını oldukları yerde uyurken buldum.
Lamba ve bilgisayar açık.
Sonra teker teker uyandılar.Soba coşmuş.
Üzerinde öğlende demlediğim çay var.
Gidip mutfaktan bardak alıyorum.
İçine bolca limon sıkıyorum,birazda şeker.
Şekersiz olmaz.
Ya şekerli ya hiç.
Tekrar yatıyorum.
Bir sure gözlerim açık ev halkını seyrediyorum.
Kavgalara müdahale eden biri var evde,gürültü yapmayın anneniz hasta diyor.
Uyumuşum yatsı namazı için kalktığımda saat 1 olmuş.
Telefonuma bakıyorum,bir msj.
Kaymakımın öğretmeni göndermiş,valilik yarın okulları bir günlüğüne tatil etmiş.
Yarın yapacağı sınavı ertesi gün yapcakmış.
Zaten uzun olan geceler,hastalıkla dahada bir uzuyor.
Yatalak hastaları düşünüyorum.
Uzun uzun dualar ediyorum.
Hemen dibimde ki,çadırkent sakinleri geliyor aklıma.
İçim cız ediyor.
Bir koltuk uğruna yurtlarından ve yuvalarından uzakta bebekler ve çaresiz anneler.
Çadırlar yazın sıcağa kışın ise soğuğa karşı dayanıklıymış.
Kalbim mutmain olmuyor.
Dört duvar arasında bile,soğuğu hissederken,kapı altlarına çaput basarken,gece yarısı uyanıp üzerinden yorganı düşmüş evladımın soğuktan top gibi olmuş bedenini içim sızlayarak örterken,kalbim mutmain olmuyor ve çadırda yaşayan! insanlar ne yapıyor acaba diye düşünüyorum.
Ne az şükrediyorsunuz ayeti geliyor aklıma.
Evet ne kadar az şükrediyoruz.
Ve sabah oluyor.
Abla okul vaktine çok az kalmış hadi kalk hazırlanalım diyen balımın sesiyle uyanıyorum.
Bugün okul yok,tatilmiş,hadi yatın diyorum.
Yatmıyorlar.
Babamız ve evin küçük beyi uyanıyor.
Kalkıyorlar hep beraber odayı toplayıp havalandırıyorlar.
Kaymakım ve babası kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçiyorlar.
Allah razı olsun eşimden Cidden durumu iyi idare etti.
Kahvaltı yaptıktan sonra biz iğne için çıkıyoruz.
İğneden sonra eşim beni bırakıp yurda gidiyor,bugün nöbeti var.
Kapıyı balım açıyor,ne çabuk geldin anne diyor.
Sobanın üstündeki,taze çaydan limonlu bir kaç bardak çay içiyorum.
Bebeler kavga ediyor müdahale etmiyorum,çünkü halim yok.
Saat 11 açlıktan ölen telefonumu doyuruyorum(şarja takıyorum)teli açıyorum 4 yeni ileti.
Kadim dostum arkadaşım göndermiş.
Nerelerdesin hiç sesin çıkmıyor.diyor.
Her gün bloğa  bakıyorum yeni yazı yok diyor.
Benim sayemde bize her yer okulu keşfetmiş,bravo o arkadaşa diyor.
Bencede bravo.
Takipte kal arkadaşım.
Nasılsa biraz dalmışım.
Anne acıktım diyen bir ses.
Korkusuz cengaverim.
En kolayından birşey yapmam lazım.
Sobanın üstündeki sıcak sudan,makarna suyu koyuyorum ocağın üstüne.
Mutfak göçüyor.
Kız olsun çamurdan olsun diyen atalarımız boşuna dememişler.
Balla kaymak kolları sıvıyorlar.
Biz hallederiz sen merak etme anne diyorlar kuzucuklarım.
Her ne kadar hastayken bile,yersiz kavgalarıyla beni bunaltsalarda,yardımcıda oluyorlar.
Onlar bulaşıkları yıkarken,ben makarnayı pişiriyorum.
Sarımsaklı yoğurtlu üstü soslu istiyorlar.
Makarnayı büyük bir borcama boşaltıyorum.
Çocukluğumuzda olduğu gibi ortada tek çeşit büyük bir kap yemek ve etrafında sadece kasık ekmek ve su.
Balım yoğurdu,kaymakım sosu gezdiriyor makarnanın üstüne.
Mutfak soğuk yer sofrasını içeri götürüp,hep beraber afiyetle yiyoruz.
Kızçeler para biriktiriyorlar.
Tablet alçaklarmış.
Yeni nesil işte.
Bilgisayardan tablet modeli ve fiyatı bakıyorlar.
Kendi aralarında hesap yapıyorlar,şu kadar biriktirsek,biraz da babam koltuk çıkar diyorlar.
Gülüyorum.
Oğlum üstüme atlıyor canım sıkılıyor eğlenceli bişey yapalım diyor.
İsim oyunu oynayalım ıh ıh.
Bom oynayalım.ıhıh daha eğlenceli bişey istiyorum diyor.
Çatlak patlak oynayalım diyorum.oda olmazmış.
Tevafuk oyuncu anneye bakıyorum.Çocuklarıyla  oynadığı oyunlardan bahsediyor.Çocuklarım adına üzülüyorum böyle bir anneleri olmadığı için.

Biraz daha iyiyim elhamdülillah.
Daha iyi olcam inş.
Rabbimiz!bize dünyada  da ahirettede iyilik ver.ve bizi cehennem azabından koru. amin. 
Selametle.....