1 Nisan 2017 Cumartesi

Antepli asker kardeş

Biri beni arıyor isim yok.Zeyneb  bebeği yediriyorum,bu yüzden bakamıyorum.
Biraz sonra bir mesaj"Ferhat abi param bitti.kantine borcum var .komutan telefonu görürse ben bittim abi.acil beni ara."
Anlaşılan o ki, bir rakam farkla abisini arayacağı yerde asker kardeş yanlışlıkla hem beni arıyor,hemde mesaj gönderiyor.Komutana yakalanma endişesiyle aceleden böyle oldu zahir:)
O an aklıma bir fikir geldi dur şu arkadaşı bi uyarayım nasihat edeyim dedim.
"Kardeşim iktisatlı ol.Paranı saçıp savurma.Ayrıca  yasak gizli iş yapma.Komutan görmüyorsada Allah görüyor.Ayrıca ben Ferhat abi değilim."
Gelen mesaj aynen şöyle"Abla kusura bakma.aceleden sana göndermişim.yiyemiyorum abla,bartınlılarda yemek kültürümü var?hem telefon kaçırdık,kız kaçırmadık ya:)
"Pardon da nerden biliyorsun abla olduğumu belki abiyim?
"Yok abla sen ablasındır abi olsaydın böyle yazmazdın."
Hım Zeki çocuk.
İçimde asker kardeşin nereli olduğuna dair bir merak uyandı.
Hemşerim memleket nire dedim?
Bu dünya bizim memleket demedi tabiki :)
Antebliymiş.
Çok zengin bir mutfak kültürüne sahib olan Antep mutfağının lezzeti şüphesiz tartışılmaz.
Namazlarını kılabiliyormusun? diye sordum.
Cumadaaaan cumaya  yazmış:(
"Mümin namazsız olmaz kardeşim namazlarını kıl,helâlini bulmadan haramlara bulaşma.rabbim sana hayırlı rızık kapıları açsın.senin için dua edeceğim.vatani görevini yapıp,sağsalim ailene kavuşursun inş.
"Sağol abla.birşey sorabilirmiyim evlimisin?"
"Üç çocuk annesi ihtiyar bir hafızım ben."
Nasihat etme sırası asker kardeşe gelmişti.
"Abla benim değil de senin başın belaya girecek ."Allah selamet versin şu gençler çok tatlılar ya.
Merak etme girmez.
Hayırlı teskereler.
Allah'a emanet ol.
"Sağol abla sende  hayırlı cumalar."
Bartınlılardan karşı atak bekliyorum.
Kalın sağlıcakla.


5 Aralık 2016 Pazartesi

Ufka yolculuk 2

Merhaba dostlar
Hayırlı pazartesiler:)
Başlıktanda anlayacağınız üzere,bu sene beşincisi yapılacak olan Ufka yolculık kültür yarışmalarından bahsetmek istiyorum. 
Ben ufka yolculuk iki diye başlık attım,çünkü benim için ikinci ufka yolculuk.
İlkini geçen sene girdiğim hadis yarışmasıyla yaptım.
Bu sene ki, yarışma konusu meal.
Hayat kitabımız kuranı kerim meali.
Ödüller dehşet.
46 umre hediyesi yanı sıra dosta yolculuk adında müslüman ülkelere ziyaret hediyesi de var. Endonezya Makedonya Bosna Hersek gibi. )
Ödüller bir yana kitabımızla haşır neşir olmak , onunla amel etmek için çok güzel bir fırsat diye düşünüyorum. 
Emeği geçenlerden Allah razi olsun. 
Kayıtlar 19 şubattta sona eriyor.
Yarışma 26 mart 2017 de
A B C kategorileri için soru bankalı çalışma kitabı hazırlamışlar.
Diğer kategori ler içinde hazırlıyorlarmış.
Sosyal medyada hesabı olanlar  oradan takip edebilirler.
Hatta facebookta örnek sorular veriyorlarmış hergün.
Neyse efendim ayrıntılı bilgiye ufkayolculuk.com dan ulaşabilirsiniz. 
Allah izin verirse, bu kutlu yolun yolcusuyum.
Sizde olmak istemezmisiniz?
Mini bir yarışmaya ne dersiniz? 
İşte size örnek sorulardan iki soru.

   Yusuf suresinin 92.ayetinde Hz.Yusuf, kardeşlerine kendini tanıttıktan ve kardeşleri suçlarını kabulden sonra onlara ne söyledi?
A-benden özür dilemeyin sizi Allah affetsin.
B-bugün size kızacak değilim
C-bugün size kınama yok Allah sizi affetsin
D-memleketinize dönün babama selam götürün


     İhlas suresinin1-4 âyet lerine göre aşağıdakilerden hangileri burada yer almaz?

 a-O gizli ve açık olan herşey i bilir.
 b-O Allah birdir
 c-O tevbeleri çokca kabul eder
 d-Onun hiçbir dengi yoktur
 e-Allah sameddir
 f-O esirgeyen ve bağışlayandır
 g-O doğmamış ve doğurmamıştır


   Kolay gelsin:)

25 Kasım 2016 Cuma

Her nefis ölümü tadacaktır.

Tam bir ay olmuş.
En son 25 ekimde yazmışım.
Babam rahatsız,merak edip arıyorum.
Telefona birgün önce Hollanda dan gelen halam bakıyor.
Babam nasil? hala diyorum halam ağlamaya başlıyor.
Biraz toparlandıktan sonra yavrum imkanınız varsa çıkın gelin diyor kapatıyorum.
Gitmem lazım ama nasıl?
Eşime babamı ziyaret etmek istediğimi söylüyorum.
Nasıl giderim?
 Kaçgün giderim?
Zeyneb bebek?
 Çocuklar?
 Hangi gün gidip, hangi gün hangi saatlerde gelmem uygun olur onu ayarlamaya çalışıyoruz.
Pazartesi eşimin yurt nöbeti var.
Salı kursu var.
En uygun salı akşamı gidip,pazar günü dönmek.
Gidiş dönüş bileti alıyoruz.
1 Kasım akşamı gideceğim,nasibse 6 Kasım pazar öğlen döneceğim.
Zeyneb bebeğin annesini arıyor, durumu anlatıyorum.
Sorun değil abla çaresine bakarız.diyor
Çamaşır sepetinde ne kadar çamaşır varsa yıkıyorum.
Buzluğa börek ,kek, poğaça yapıp atıyorum.
Bir yandan kuruyan kıyafetleri ütülüyorum.
Ben gelene kadar perişan olmasınlar diye koşturuyorum.
İki çeşit çorba, iki çeşit  yemek yapıp dolaba koyuyorum.
Bir yandanda ayşeme şunu şöyle yap, bunu böyle yap,ocağı açık unutma,kapılara dikkat et gibilerinden talimatlar veriyorum.
Eşim kursa gidiyor,  saat 20 00"
de geleceğim hazır olun hemen çıkalım diyor.
Ben henüz son rütuşları yapmış yatsı namazımı kılmıştım ki, eşim geliyor hemen çıkıyoruz.
Uçak 22 35' te.
Dualar okuya okuya gidiyoruz dışarısı yağmurlu ve soğuk.
Bir ara eşim radyoyu açıyor, Fatih Kısaparmak "bu adam benim babam" söylemeye başlıyor.
Ve ben  dışarda ki, yağmura eşlik ediyorum.
Ağlıyor ağlıyor ağlıyorum.
Eşim ve çocuklar la vedalaşıp ayrılıyoruz.
Saat 22 35" te kalkacak uçak yarım saat rötar la 23 00"te kalkıyor.
İki saat sonra Sabiha Gökçen havaalanı çıkış kapısında kardeşimi bekliyorum.
Arabayla on dakika uzaklıkta ki,evimize gidiyoruz.
Babam yatağında yatıyor,elini öpüyorum.
Geldinmi kızım diyor?
Geldim baba nasılsın diyorum.
Yüzlerin üzerinde olan adam 65 kiloya kadar düşmüş.
Hastalık babamı eritmiş.
Zayıfladığı için takma dişlerini çıkarmış.
Çok rahat konuşamıyor,çok halsiz.
Sağdan sola dönerken yardım istiyor.
Yemeyi çok seven babam on gündür hiçbir şey yememiş.
Dr.serum vermiş.
Az  az su içiriyoruz.
Herkes başında.
Büyük teyzem iki halam yurt dışında yaşayan erkek kardeşim ben.
Başım çok ağrıyor,uçağa binmeden aldığım ilaç fayda etmedi
Artı çok yorgunum.
Vakit geceyarısına doğru ilerlerken yatıyoruz.
Sabah kalktığımda başımın ağrısı geçmemişti hala.
Hemem iş bölümü yapıyoruz kimi kahvaltı hazırlıyor,kimimiz temizlik yapıyoruz.
Annem ve büyük halam babamın başındalar.
Gelen gidenin haddi hesabı yok.
Geçtiğimiz nisan ayında netleşmişti babamın hastalığı.
Bir anda 18 kilo vermesi hiç hayra alamet değildi.
Annemin ısrarıyla doktora gidiyorlar.
Tahliller tetkikler filmler....
Sonuç babam kanser.
Pankreas kanseri.
Dr.ameliyat günü için babamı çağırıyor.
Babam pek yanaşmıyor ameliyat sonrası sıkıntılarını dinledikten sonra kesin karar veriyor.
Ameliyat olmayacağım diyor.
Allah razı olsun kardeşim moral olsun diye babamı ramazan umresine gönderiyor.
Küçük halam babamı yanlız bırakmak istemiyor,ona eşlik ediyor.
Umre dönüşü doktora gidiyor.
Kanser ciğere sıçramış.
Ameliyat şansı olmadığı için kemoterapi ye başlıyor.
Onbeşgünde bir toplamda sekiz seans alacak.
İlkinde ben oradaydım.
Beraber gitmiştik.
İlk başlarda hiç konduramayan ben iyiyim benim birşeyim yok diyen babam son zamanlarda kendini iyice bırakmıştı.
Çok duygusal olmuştu.
Telefonda konuşurken ağlıyordu.
İşlerimi bitirip babamın başında kuran okuyorum,bir ara gözlerini açtı su istedi.
Verdim.
Tekrar kapattı.
Bir süre sonra uyanıp biraz oturmak istediğini söyledi.
İşte o an oldu ne olduysa.
Biz onu otutturmaya çalışırken,babamın birden bakışları ifadesizleşti.
Başında kuran okuya okuya gitti babacığım.
Bizi bırakıp gitti.
Yükünü hafifletip gitti.
Maddi manevi temizlenip gitti.
Elimizden hiçbirşey gelmedi.
Düşünüyorumda dünya herşey boş.
Allahın senin için takdir ettiği vakit gelince ne bir an geri nede ileri alınıyor.
Mekanın cennet olsun babacığım.
Öyle ümit ve zanediyoruz ki, sen şehit oldun.
Ahirette buluşmak dua ve temennisiyle.


25 Ekim 2016 Salı

İcatcı

Okullar açıldı,bir koşuşturmacadır gidiyor.
Daha önceki yazılarımda çocukların öğretmenleriyle alakalı sıkıntılarımızı yazmıştım.
Biraz geçde olsa,halloldu çok şükür.
Kızımın geçen sene ki öğretmeni,oğlumun öğretmeni olmuştu.
Duyunca yok artık demiştim.
Niye demiştim okuyanlar biliyor.
Okumayanlar için tık tık demiycem,daha doğrusu diyemiycem.
Çünkü tık tık yapmayı bilmiyorum. :)
Neyse öğrenirim zaar nasıl olsa daha gencimde diyemiyorum.
Adı üstünde ihtiyar hafızın günlüğü adlı bloğun ihtiyar sahıbesiyim ben.
Oğlumun öğretmeni değişti.
Yeni atanan öğretmenlerden genç bir hanım kardeşimiz geldi.
Kızımında sınıfını değiştirdik.
Şimdilik biz öğretmenlerimizden,öğretmenlerimiz bizden memnun.
Şimdilik diyorum çünkü fatımanın öğretmeni hamileymiş şubat tatilinde doğum iznine ayrılacakmış.
Duyunca Cüneyt Arkınvari uzun bir naayııır nolamaz çektik.
Kızım 3.sınıfa gidiyor üç senede dört öğretmen.
Kızlarımın aksine bizim üç numara bayağı zorluyor bizi.

Bi kere ders yapmak istemiyor.
Tezahürat larla dersin başına otutturuyoruz.
Aslan oğlum kaplan oğlum sen yaparsın sen şöylesin sen böylesin.
Derse oturuyoruz ama konuşmalar, ona buna laf atmalar ,kalkmalar gelmeler gitmeler, ağlamalar keşke hep boyama yapsam hiç yazmasam demeler...

Af Allahım sen yardım et.
Dürüst olmak gerekirse bunun böyle olacağını biliyorduk ama bu kadar  bunaltacağını düşünmemiştik.
Zaten Ahmetin ödev işi babamızda.
Ama bazen bana kalıyor.
Misal şimdi kursu var geldi yemek yedi tekrar okula gitti.
Ahmete ültimatom verildi.
Oğlum benim çıkmam lazım, ben gelene kadar ödevlerini bitir anneni bunaltma.
Babamızı yolcu ettik, derse oturduk.
Daha doğrusu oturmaya çalıştık.
Ben böyle herkes sofraya oturup servis yaptıktan sonra sofraya oturuyorum ya, yine birgün böyle geç oturunca,babasına baba annemden şöyle birkaçtane alsan biri temizlik yapsa,biri yemek yapsa annem çok yoruluyor, bizimle beraber sofraya otursa demiştide ne kadar gülmüştük.
Sanki manavdan meyve siparisi veriyor.
Babamız hemen olur oğlum bana uyar demez mi.?
Ya huyundan ya suyundan dedikleri şey bu olsa gerek.
Zira bulunduğumuz ilçede ki  erkeklerin  % 75 i iki üç evli.
Neyse biraz sıkar dedik konuyu kapattık.
Başlıktan anlayacağınız üzere,oğlum büyüyünce icatcı olacakmış,kendinden iki üç tane daha yapcakmış.:)
Böylece ders yapmak ,çöp atmak ,ekmek almak zorunda kalmayacakmış.
Ne çözüm ama?
Allah iyiliğini versin çocuk senin emi.
Aaaaaamiiiiiiin.



18 Ekim 2016 Salı

   
     "Zarar,hep fakir fukaraya,garib gurabaya.Karı ise ancak kelime sonlarında görebiliyorlar; Cefakar
                                                 Fedakar.....

14 Ekim 2016 Cuma

"Bu yazı sevgili begonvil sokağının 24 saat size yetiyormu? adlı yazısından ilham alınarak yazılmıştır"


Saat 7 de kalkıyorum.
Akşamdan biraz hazırlık yapıyorum.
Kızlara yarın giyecek kıyafetlerini hazırlamalarını tembih ederek,Ahmetin kyafetlerini ayarlıyorum.
Doğduğundan beri uykuyla arası olmayan Ayşem genelde benden önce kalkıp hazırlanır.
Fatımamı uyandırır,Okul vaktinin geldiğini söylerim.
Sağolsunlar fazla uğraştırmazlar beni.
Bir yandan Ahmeti hazırlarken,bir yandan beslenme çantalarını hazırlarım.
7 40 itibariyle hep beraber evden çıkıyoruz.
 Ben hariç herkes okula.
Babamız sağolsun önce beni, daha sonra çocukları bırakıp okuluna gidiyor.
İhtiyar hafız nereye gidiyor? acaba diye merak edenler olmuştur.
Annesi gelene kadar (13 00) minik Zeynebe gözkulak olmaya gidiyorum.
Evet evet bebek bakıcısı oldum sonunda:)
Sonunda diyorum çünkü geçen sene bu ilçeye geldiğimizden beri bebek bakmak istedim,istemekle kalmayıp okullara gittim,bebek bakıcısı arayan olursa bu işi yapabileceğimi söyledim,ilçenin en meşhur kırtasiyesinin camına ilan astım ama nafile.
Birtürlü kısmet olmadı.
Birgün temizlik yaparken oğlum "anne bebek bakıcısı olamadın senden olsa olsa temizlikçi olur "demiştide nekadar gülmüştüm.
Gelelim Zeyneb bebeğe,minik zeyneb henüz üç aylık.
Anne ve babası öğretmen.
Ben giriyorum anne çıkıyor.
Zeyneb genelde uyanık oluyor.
Biraz zeyneble konuştuktan  sonra,karnı tok olan zeynebin altını alıyorum ve uyuyor.
Maaşallah bakıcısının minik kuzusuna sakin bir bebek.
Çok iyi anlaşıyoruz.
Zeyneb uyurken biraz haberlere bakıp,gündemi takip etmeye çalışıyorum.
Günlük okumam gereken cüzümü sesli bir şekilde okuyorum zeynebde nasiblensin diye.
Sosyal medyada yokum.
Evimde evlendiğimden beri tv yok.
İlk beş sene internette yoktu.
Yani sevgili begonvil sokağının yazdığı gibi uzak durmamız gereken üç t den (tablet televizyon telefon) üçlüsünden sadece telefon var.
Sosyal medyada olmadığım için,telefonda fazla meşgul etmiyor.
Takibettiğim birkaç haber sitesi ve blog.
Saat 13 de minik zeynebin annesi giriyor ben çıkıyorum.
Eve geldiğimde çocuklar henüz okuldan gelmiş oluyorlar.
Üstümüzü çıkarıp evi bıraktığımız yerden toplamaya başlıyorum.
Çocukları yedir,namaz kıl yemek yap sırayla ayşem daha sonrada babamız geliyor.
Yemek ye sofrayı topla,bulaşıkları yıka akşam oluyor.
Akşam namazını kılıp biraz istirahat ettikten sonra,20 21 arası okuma saati yapıyoruz.
Ben önümüzdeki aylarda gireceğim sınava hazırlanırken,ahmet ödevini yapıyor.
Kızlarda babalarıyla kitap okuyorlar.
Okuma/ders çalışma saati bitiminde çay içmek için biz mutfağa geçerken çocuklarda birşeyler bakıyorlar.
Çoğu zaman bakarkende uyuyakalıyorlar.
Yataklarını aç onları yatır ,mutfağı topla namaz kıl varsa ütü yap saat 23 oluyor ve galiba 24 saat bana yetiyor.
Zamanın rabbine şükürler olsun.
Bu arada zaman bana yetmiyor,ne yapsamda zamanı yetirsem diyenleriniz varsa,sevgili begonvil sokağının 24 saat bize yetiyormu? adlı yazısını okumanızı tavsiye ederim.
Çok güzel öneriler var.
Selam ve dua ile
Allaha emanet olun.

13 Ekim 2016 Perşembe

"Bazı insanlar,kişiliklerinin eksik yanlarıyla yüzleşmek yerine,eksikliklerini başkalarının masumiyetlerine dil uzatarak  kapatmayı ve sağır vicdanlarına karşı,dürüst olmaktansa,ağır kusurlarını yükleyecek bir günah keçisi bulmayı tercih ederler"
     
      Selam ve muhabbetle....