29 Aralık 2015 Salı

Bekke...

Şüphesiz alemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak,insanlar için ilk ev(mabed) Mekkedeki (kabe) dir. Ali İmran,96

Mekkenin ben dağlarına bakıyorken ağlıyorum
Rasulun izini orda adım adım arıyorum
Mescid-i Haram içinde ruhum kaldı kalbim kaldı
Canım buraya geldi amma aklım Beytullahda kaldı
Medinede ev sahibim Muhammed Mustafa idi
Dünyada en güzel duygu ona ümmet olmak idi
Mescid-i Haram içinde ruhum kaldı kalbim kaldı
Canım buraya geldi amma aklım Beytullahda kaldı

2005 yılı benim için fevkalade güzel bir yıldı. 4 aylık evliyken, rabbim nasib etti, eşimle umreye gittik. Her müminin arzusudur, Mekke'ye Medine'ye gidip, orada hac ve umre vazifelerini yapıp Rasulullahın hatırasın yad etmek. Vermek istemeseydi, istek vermezdi. Ve ben istiyordum.
2004 yılında bir grub arkadaşımı umreye yolcularken ne çok ağlamıştım. Demekk ki her şeyin bir vakti vardı.Ondan sonra ki sene banada nasib oldu.
Elhamdulillah.
Sevinçli ve heyecanlıydım.
İlk defa yurtdışına çıkacak ve ilk defa uçağa binecek olmaktan dolayı birazda tedirgindim.
İnsanlar için,bereket ve hidayet kaynağı olan evi mabedi kabeyi görecektim.
Rasulullahın doğduğu, büyüdüğü, dolaştığı, inzivaya çekildiği, ilk emri ilk vahyi aldığı(cebel-i nur) Hira mağarasını görecektim.
Sevr mağarasını, Uhud dağını, Kuba mescidini, Ayneyn tepesini, Cennet-ül Baki, Cennet-ül Muallayı görecektim.
Adı sanı bilinmez mısırlı bir cariye iken, bir peygambere hediye edilen peygambere eş olan, daha sonra peygamber anası olan, kucağında küçük bir bebek, Allah'ın emriyle, kuş uçmaz kervan geçmez bir yere bırakılırken, "bizi buraya bırakıp nereye gidiyorsun ey İbrahim?", diye soran, "Bunu sana Rabbin mi emretti?" diye bir daha soran, cevab alamayınca, "Eğer bunu sana Rabbin emretti ise git ey İbrahim, şüphesiz ki O bizi görüp gözetendir," diyerek teslimiyetin ve tevekkülün zirve ismi olan Hacer validenin küçük İsmail'e su bulmak için koşturduğu Merve ve Safa tepelerini görecektim.
(sahi biz olsak ne yapardık bu durumda)
Makam-ı İbrahim'i Minayı Müzdelifeyi Arafat dağını görecektim.
Ve beklenen vakit geldi.
Yakınlarımızla vedalaşıp uçağa bindik. 3,5 saat süren yolculuktan sonra, Medine'de idik.
Ağustos ayı idi.
Uçaktan inince bizi müthiş bir sıcak hava dalgası karşılamıştı. Havaalanında bekleyen şirket yetkilileri, bizi alıp Mescid-i Nebeviye'ye götürdüler. Yatsı namazı kılınmış mescidin kapıları kapanmıştı. Dışardaki halılarda namazımızı kılıp otele gittik. Otelimiz Mekkedeki, otele nazaran lüks değildi belki ama, daha kullanışlı idi. Mini mutfağı ve alaturka abdesthanesiyle orda daha rahattık. Uykusuz ve yorgunduk. Benim başımda ağrıyordu. (Eskiden, deve üzerinde aylarca yolculuk yaparlarmış kutsal beldelere ulaşmak için. 3,5 saat süren uçak yolculuğundan sonra pestilimiz çıkmıştı resmen). Telefonlarımızın  alışık olduğumuz alarm sesine -belki uyanamayız- diye otelin aşağısındaki bizim burdaki bir milyonculara benzer mağazadan çalar saat almıştık. Alarm sesiyle uyandığımızda teheccüd ezanları okunuyordu. Hemen abdest alıp mescide koşmuştuk. Gece vakti insanların tek bir gayeyle aynı hedefe doğru gitmesi doğrusu çok hoştu. Teheccüd namazı sabah namazı derken sıra Rasulullah'ın kabrini ziyarete gelmişti. Olağanüstü heyecanlıydım. Daha önce gidenlerden duymuştum. Rasulullah'ın huzurunda yapılan edebsizlikleri anlatıyorlardı.Cennet bahçesi diye tabir edilen, yeşil halının üstünde namaz kılmak için itişen kakışan yüksek sesle konuşan ( Endonezyalı Müslümanlar hariç) her milletten hatunlar. Teyakkuzda olup, ne olursa olsun kimseyi incitmeyecek, edebimi muhafaza edecektim. Allah'ın izni ve yardımıyla, bunda muvaffak olarak, namazımı da kıldım ziyaretimi de yaptım.
Elhamdulillah..
Medinedeki rehberimiz iyi değildi ama bu bizim(eşim ve ben) için çokda önemli değildi. İlahiyat mezunu olan eşim iyi derecede Arapça biliyordu. Biz gruptan ayrı olarak geziyorduk. Mescidin bahçesinde paten süren çocukları görünce, rabbim bize de tekrar çocuklarımızla beraber gelmeyi nasib et diye dua ederdim. Bir daha nasip olur mu bilmiyorum ama sanki gezmeye gittiğimiz yerlerde bile mutlu olmayan, mızmızlanan çocuklarımızı götürmek istemekten vazgeçtim gibi. Zira kafam rahat ve dingin bir şekilde arınmaya ve temizlenmeye ihtiyacım var.
Bol bol dua  ve istiğfar....
Ve tavaf..
Ve namaz..
Ve Kur'an...
Arapça gramer biliyordum amma, pratiğim yoktu. Çok az pratiğimle mescitte Bosnalı Amineyle tanıştım. Mescidin bir köşesinde namaz vaktini beklerken, hafızlık tekrarı yapıyordum. Güzel yüzlü bir bayan yanıma yaklaşarak, soru şeklinde Hafız-ıl Kur'an (Kur'an Hafızı mısın) dedi bana.Bende neam( evet) dedim.Kendisi de Bakara suresinin hafızı olduğunu Arapçayı medresede öğrendiğini anlattı. O çok güzel konuşuyordu.Orda çok hayıflandım pratiğimi geliştirmediğim için. Türkiye'ye döndükten sonra ilk işim, dil kursuna yazılıp, pratik yapacaktım. Bu benim için çok zor değildi. Zira alt yapım ve iyi derecede Arapça konuşan bir eşim vardı. Maalesef mum dibine ışık vermiyordu. Ve ben hala kaldığım yerdeyim. Tembelim. Siyah renk dış kıyafetiyle yüzü ay gibi parlayan Amine mescidden dışarı çıkmadan önce, cebinden çıkardığı peçeyle yüzünü kapadı. Selamlaşarak ayrıldık. Biz bundan on sene önce, 800 euro ya giderken, İranlı Müslümanlar devlet desteğiyle, 250 dolara geliyorlardı. Nasıl bir inanca sahip olduğunu, tam olarak bilemediğim, lakin adil bir insan olduğunu düşündüğüm gazeteci yazar Gülay Göktürk'ün "ha Avrupaya ha Hacca" adlı yazısını netten bulabilirseniz, okumanızı tavsiye ederim. (Burada var  http://www.haberkazani.com/haber/hn-9303.html )  Konu çok güzel bir şekilde sorgulanmış. 8 gün Medine'de kaldıktan sonra Mekke'ye doğru yola çıktık. 14 gün Mekke'de kalacaktık .Mekkedeki  şirket yetkilileri bizi alıp otelimize götürdüler. oOtelimiz Hilton'un arkasında beş dakikalık yürüme mesafesindeydi Kabeye. O zaman zemzem tovers daha yoktu. Hiltonla zemzem arasındaki yoldan (yanlışım varsa düzeltin lütfen) birinci kapıdan giriyorduk Mescid-i Haram'a. Kabeyi ilk gördüğün zaman yapılan dualar kabul olur demişlerdi. Bende dua  ede ede ilerliyordum. Tavaflar sayler traşlar Arafat mina müzdelife şeytan taşlama ihrama girme ihramdan çıkma  cebeli nur sevr güvercinler bin davud arkasında dört eşi bir düzine çocukları, çocukların arkasında onlara göz kulak olan Malezyalı hizmetçileri olan petrol zengini şeyhler, lüks alışveriş merkezleri, zabıtadan kaçarken elindeki eşyalarla  yere yuvarlanan işportacı siyahi kadın, yerlere dökülmüş yemekler, hacı fi sebilillah diye el açan, bir kolu olmayan dilenci çocuklar, Ummul Kur'a üniversitesinde okuyan doğulu rehberimiz, daha neler neler.
Bir hatıra daha yazıp postu bitirecem inş. Mescitte namaz vaktini beklerken, İstanbuldan sırf dedesi istedi diye umreye gelen genç bi kardeşimiz yanıma oturmuştu. Bu kardeşimiz meraklı bi şekilde beni soru yağmuruna tutmuştu. Abla evlimisin? Evin var mı? Eşin ne iş yapıyor?
Ben cevap verdikçe o şaşırıp kalıyordu. Zira eşim kpss ye girmiş o zaman 80 olan taban puanını 8  puanla kaybetmişti. Kirada oturuyordum ve umreye gelmiştim. Meğer kızın derdi varmış bir gence gönlünü kaptırmış evi ve iyi bir işi olmadığı için ailesi vermiyormuş. Biz tavaf ederken hayırlı bir iş için çok dua ettik. Umreden geldikten sonraki gün eşimi bir iş görüşmesi için aradılar.
Allah'ın yardımıyla bizimde iyi bi işimiz vardı. Yeterki O'na güvenip gayret edelim. İnsan için ancak çalıştığı vardır, Necm 39.
Yazdan beri içimde bir ateş bekliyorum.
Neyi mi?
Rabbimin hadi yürü ya kulum demesini.
Kimbilir yakında ben umreye gidiyorum diye bir yazı yazarım.SELAMETLE.

5 yorum:

  1. Allah kabul etsin. Oraların kazandırdıkları cok farklı Allah herkese nasip etsin inş. Ben çocuklarla gitmiştim bu Yüzden bir cok yere giremedim öyle çocuklarla Kalabalığın içine sıkısamazdım keza esım 2 defa ezilme tehlikesi geçirdi.

    Arabistan ülkeye göre muamele yapıyor. Mesela Türkiye'den asınılmadan gidemiyorsunuz ama dıger ülkelerden gidince bırak extra ası Olmayı asil bebeklik aşıların olmasa da olur. Arap Emirlikleri'nden gidecekseniz servet ödüyorsunuz. Ama İran'a kota uygulayamıyorlar çünkü Iran Kabe'ye girişi reddetmeyi savaş nedeni olarak kabul ediyor....

    YanıtlaSil
  2. sevgili bilişimci hocam tek kelimeyle harikasın.allah razı olsun senden akif ve arifi öpüyorum ev halkına selamlar

    YanıtlaSil
  3. Allah bizlere de nasip eder inşallah. Gidip o duyguları yaşamak isteyenler en kısa zamanda ulaşırlar inşallah.

    YanıtlaSil
  4. inş en kısa zamanda sizede nasib olur.amin inş

    YanıtlaSil